Bir İngiliz aristokrat karısı ve oğlu ile yaz tatillerini
doğayla iç içe geçirmek için İskoçya’nın uçsuz bucaksız kırlarına giderler.
Tatil günlerinin birinde aristokratın oğlu köyün hemen yanı başındaki koruda
tek başına dolaşmaya çıkar. Ağaçlar arasındaki göletin dayanılmaz çekiciliğine
kapılan delikanlı gölete girerek yüzmeye başlar. Birden ayağına kramp giren
genç bağırarak yardım ister. Gücünün tükendiği sırada çiftçilik yapan bir
delikanlı onun sesini duyar ve onu kurtarır. Aristokrat oğlunu kurtaran gencin
evine gider. Gence ve ailesine teşekkür eder ve para teklif eder. Yaşlı çiftçi
ve oğlu parayı nazikçe reddederler. Aristokratın içi rahat değildir, bu gence
yardım etmelidir. Sohbet ilerlerken gencin doktor olmak istediğini öğrenir ve
onu okutmayı teklif eder. Çiftçi bunu kabul eder. Artık çiftçi genç Alexander Fleming Tıp fakültesinde okuyacak ve penisilini bulan bilim
adamı olarak tarihe geçecektir. Fakat Fleming ve Aristokratın
oğlu arasındaki hayat kurtarma hikayesi henüz bitmemiştir. Aristokratın oğlu 1943
yılında Kuzey Afrika’da hastalanır, teşhis zatürredir. Haberi alan Fleming
İngiltere’den Afrikaya uçar, yeni bulduğu ilacı penisilini tatbik eder ve
hayatını ikinci kez kurtarır. Hayatını kurtardığı Aristokratın oğlu İngiltere
Başbakanı Winston Churchill’den başkası değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder