13 Nisan 2016 Çarşamba

Altın Şehir Efsanesi




Başta Kristof Kolomb olmak üzere Güney Amerika’nın yerli kültürü ile buluşan kâşifler, onların kurduğu büyük uygarlıkları anlamaya çalışmadılar bile. Oysa yerlilerin sahip olduğu altın, uygarlıklarının en doğal parçası sayılıyordu. Ve en önemlisi, bu madene Avrupalılar gibi bir anlam yüklemedikleri açıkça belli oluyordu.Onlar altını İlahî bir simge olarak benimsemişlerdi. Altın, bu insanların Tanrıyla olan bağlantılarının bir belirtisiydi.Tanrılarıyla, ölen atalarıyla ve doğayla konuşan dinî liderleri (şamanlar) başlarına altından bir halka takarlar ve bu altın halkanın gücü sayesinde bilme güçlerinin arttığına inanırlardı. Kuşkusuz Güney Amerika yerlilerinin doğayla, altm madeni arasmda kurdukları ilişki Avrupalı birinin anlayacağı türden bir ilişki biçimi değildi.

Ünlü El Dorado efsanesi Avrupalı’nın keşif arzusunun en tozu dumana kattığı yıllarda ortaya çıkmıştı.Kristof Kolomb yeni dünya yerine, Hindistan’a ulaştığmı zannede-dursun, ülkesine bu yeni diyarların haberlerini götürmek için geri döndüğünde yanında pek çok ağız sulandıran hikâye de getirmişti. Dedikodular çabuk yayıldı ve çok geçmeden neredeyse bütün bir İspanya halkı Kolomb’un gözleriyle gördüğü, altından yapılmış şehirleri konuşur oldu.
Onunla başlayan altın şehir söylenceleri, sonradan Francisco Pizarro ve Hernan Cortes ile ayyuka çıktı.

Altınlar ele geçirildikçe büyüyen El Dorado efsanesi, günün birinde bir yerlinin gemicilerden birine Kolombiya’da yaygın bir hikâyeyi anlatmasıyla iyice alevlendi.

Hikâyeye göre; bir zamanlar Kolombiya’da yaşayan bir kral vardı. Bu kral altın şehirin altın hükümdarıydı ve her sabah vücuduna sürdüğü bir yağın üzerine altın tozu serper, bütün gün bununla dolaşırdı. Güneşin ilk ışıkları ile birlikte sarayının yakınındaki göle gider, orada yıkanır ve birkaç saat geçmeden yeniden altınlaşırdı.

İşte bu fantastik hikâye Avrupalı gemicilerin Amazon’un daha da içlerine doğru hareket etmelerine neden oldu. Hastalık ve açlığa razı olarak, isterik bir ruh hâli içinde El Dorado’nun altım kapılarıyla karşılaşmayı ve orayı yağmalamayı hayal etmeye başladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder